Gideceğim. Öyle bir gideceğim ki hiç kimse inanamayacak gittiğime. En çokta sen. Öyle bi şaşıracaksın ki, Kaf Dağı'nın tepelerindeki burnun şaşkınlıktan yerlere düşecek. Rakı ile peynir mükemmel ikilidir, ancak rakı peynirsiz de içilebilir. Ben sensiz de yaşarım. Hem öyle de güzel yaşarım ki. Döner döner saldırırsın bana hasetinden.
Adı neydi unuttum. Bir oyuncak vardı, annem küçükken pazara gittiğimizde bana almamıştı. Çok ağlamıştım. Hani böyle ipe bağlı top gibi bir şey var yuvarlak, ipi parmağına takıyorsun, sen aşağı salladıkça o yukarı sana geri geliyor. Hatırladın mı? Sende varmış küçükken, bana anlatmıştın bir ara hani sahilde otururken. Çok severmişsin o oyuncağı. Oradan alıştın herhalde böyle, küçükken de onunla besleyip büyüttün egonu. Ben oyuncak değilim koçum, giderim ve dönmem.
Sen ayrılırken bana bir sürü şey söyleyeceksin. Azıcık kendini suçlayacaksın ama hesabın çoğunu bana kitleyeceksin. Bir sürü şey söyleyeceksin. Bir sürü kelime ile bir sürü cümle kuracaksın. Ve biliyorum bunların çoğu devrik cümleler olacak. Kendini şair zanneden kolpa ruhsuz! Dudakların sürekli oynayacak. Seninkiler oynadıkça, benimkiler birbirine daha çok sarılacak. Tek kelime etmeyeceğim giderken. Ne iyi ne kötü. Bir kere bile ayrılmayacak o birbirine sarılmış olan dudaklar. Ben sustukça sen daha çok sinirleneceksin, daha çok konuşacaksın, daha çok sıkıştıracaksın beni. Bana ister kararlı ister inatçı de... O dudaklar bir kere bile oynamayacak. En sonunda pes edeceksin, susacaksın. Ve belki de son kez birlikte bir şey yapacağız; susacağız. Bir süre susacağız işte, o sürede sessizlik kendi kendini büyütecek. En sonunda aramızdaki kocaman sessizlik, eğreti bir biçimde havada asılı kalacak. Bir şey demeyeceğim, bir şey demeyeceksin.
Ben gideceğim. Giderken sadece tek bir şey yapacağım. Sana, gözlerinin ta içine öyle bir bakış atacağım ki olduğun yere çivileneceksin. Sen bile nefret edeceksin kendinden. Zaten küçülmüştün, o bakışı yemenle daha da küçüleceksin. Ben giderim oğlum; ardımda o küfür gibi bakışı bırakır giderim.
Haa, bu arada hatırladım o olamadığım oyuncağının adını; yoyo!